Pestisit kullanımı azalacağı yerde artıyor. Yıllık tüketimi yılda 4 milyon tona ulaştı. Ülkeler gerekli önlemleri almaz, üreticiler daha çok ürün alma hırsıyla ürünleri ve topraklarını pestisite boğarken, bunları tüketen her yaştan insan aslında kendini adım adım zehirliyor.
Pestisitlerin tek kazanan tarafı üretici şirketler. En çok pestisit üreten dört şirket Syngenta, Bayer, Corteva ve BSF 2020’de pestisit üretiminden toplam 30,9 milyar avro (910 milyar 863 milyon 93 bin lira) ciro yaptı.
Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından hazırlanan ‘Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası’ uyarılar ve yasaklara rağmen pestisit kullanımının dünyada rekor seviyelere çıktığını ortaya koydu. Dünyadan ve Türkiye’den pestisit kullanımına dair bilgilerin yer aldığı atlasın verilerini, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Proje Koordinatörü Yonca Verdioğlu ve gıda mühendisi Dr. Bülent Şık paylaştı.
Pestisit, tarımda ekinlere ve bitkilere zarar verme potansiyeli bulunan haşereleri, istenmeyen yabani otları, böcekleri yok etmek ve kontrol altında tutmak için kullanılan kimyasal bir zehir. Kimyasal yapıları ve işlevlerine göre sınıflara ayrılıyor. Böcek öldürücüler (insektisit), ot öldürücüler (herbisit), mantar öldürücüler (fungusit) zehir grubunda en sık kullanılan pestisit çeşitleri. Pestisitler gıdalarda kalıntı bırakıyor. Gıdaları iyi yıkamak ya da kabuklarını soymak dahi kurtulmak için yetmeyebiliyor.
Tepeden tırnağa zarar veriyor!
Pestisit zehirlenmesinde yorgunluk, halsizlik ve bitkinlik hissediliyor ya da baş ağrısı ve eklem ağrıları olabiliyor. Ayrıca sindirim sistemi etkilenebiliyor. Mide bulantısı, kusma ve ishal görülebiliyor. Sinir sisteminin pestisitlerden etkilendiği vakalar da bulunuyor. Pestisit zehirlenmesinde ağır seyreden vakalarda kalp, akciğer ya da böbrek gibi organların iflas etmesine de sık rastlanıyor. Bu zararlı etkileri en yoğun tarım çalışanları yaşıyor. Şık tarım alanında özellikle kadınlar ve çocukların çalıştığını vurgulayarak, onların daha şiddetli etkilendiklerini söyledi.
Atlasa göre pestisite yoğun maruz kalanlarda kalp, akciğer ya da böbrek yetmezliği yaşanıyor. Parkinson, lösemi, karaciğer ve meme kanseri, tip2 diyabet, astım, alerji, obezite ve hormon bozukluklarındaki artışta yine pestisitin rolü büyük. Yine doğum kusurları, erken doğum ve büyüme bozuklukların da etkisi var.
1000 kilometre taşınabiliyor
Pestisitlerin bir yerde yasaklanması dahi zararlı etkilerinden korunmak için yetmiyor. Bu zehirler bin kilometre mesafeye kadar doğal olaylarla taşınabiliyor.
Şık, şunları dedi: “Püskürtme sırasında toprak ısınmışsa etken maddeler buharlaşarak veya yapıştıkları en ince toz parçacıklarıyla birlikte havaya yükselir ve rüzgârla uzaklara savrulur. Hava akımları aerosol denilen bu asılı maddeleri her yöne dağıtır. Soğuma ve yağmurla da tekrar toprağa inerler. Bu şekilde pestisitler, doğal koruma alanlarına, şehir parklarına ve insanların akciğerlerine varana kadar her yere ulaşır. Pestisitler, arılar başta olmak üzere uçucu böceklere ve kuşlara zarar vererek biyoçeşitliliği tehlikeye sokuyor. Toprak, su ve havada kalıcı ya da uzun dönemli toksik kirlenmeye yol açıyor.”
‘Çevresel ırkçılık’ yapılıyor
Küresel pestisit pazarının bu yıl itibariyle, 130,7 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor. Atlasa göre dünyanın kimi bölgelerinde daha az pestisit kullanılıyor. Öte yandan son derece tehlikeli pestisitler yasaklanıyor. Yasaklar getirilmesine rağmen üretim artarak devam ediyor.
Avrupa Birliği’nin (AB) tehlikeli pestisitlerin Avrupa’da kullanımı yasaklanırken, üretimi ve ihracatı engellenmiyor. Şık bunun, ‘çevresel ırkçılık’ olduğunu söyledi. Çünkü bu zehirlerin dünyanın dört bir yanına ihraç edilmesine engel olunmuyor. Pestisit kullanımını azaltacak, bağlayıcı bir uluslararası sözleşme henüz imzalanmadı.
Türkiye’de yasak olan maddeler, ihraç edilen ürünlerde çıkıyor
Atlasa göre Türkiye’de yasak olan pestisitler, ihraç edilen ürünlerde saptanıyor ve geri gönderiliyor. Neonikotinoidler Türkiye tarımında da yoğun bir şekilde kullanılıyor. Bu grupta, yedi adet pestisit bulunuyor. Bunların beşi uzun yıllar boyunca kullanıldı. Bu pestisitlerin kullanımına 2018’de Türkiye’de de bazı kısıtlamalar getirildi.
Bakanlıkla görüşmeler sonrasında imidakloprid, klotianidin ve tiametoksam isimli pestisitlerin kullanımına büyük sınırlamalar konuldu. Ancak bir çalışmada gıda ürünlerinde bu pestisitlerin kalıntılarının tespit edilmesi sınırlamaların uygulanmadığını gösteriyor. Şık, şunları dedi: “Pestisit etken madde sayısı, resmi kurumların bildirdiği sayıdan çok daha fazla. Geri dönen ürünler ya iç pazara veriliyor ya da başka ülkeleri satılıyor. Türkiye’de kullanılan pestisit etken madde sayısı 2018 ‘de 385 adede düştü. 2008-2021 yılları arasında da 213 etken maddenin kullanımına yasak getirildi.”
Mevzuat ‘oynak’, devlet vatandaşı zehirden korumuyor
Pestisit kullanımıyla ilgili mevzuatımız sık sık değişiyor. 27 Eylül 2021’de çıkarılan pestisit yönetmeliğiyle 2018’de alınan yasaklama kararı esnetildi. Çeşitli ürünlerin (asetamiprid, imidakloprid, tiakloprid, tiametoksam) kullanımı serbest bırakıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı 2018’de aldığı kararda hormonal sistem bozucu tiakloprid aktif maddesini içeren pestisitlerin kullanımı hakkında daha sonra karar vereceğini, şimdilik kullanıma devam edileceğini açıkladı.
AB ise 15 Ocak 2020’deki kararıyla tiakloprid kullanımını yasakladı. Yasaklama kararının tiaklopridin yeraltı sularına bulaşma potansiyelinin yüksek olması ve insanlarda üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkiler göstermesi nedeniyle alındığı belirtiliyordu. Bu ciddi gerekçelere rağmen tiakloprid Türkiye’de hâlâ yasaklanmadı. 2021’de çıkarılan son pestisit yönetmeliğinde de hormonal sistem bozucu tiaklopridin çeşitli tarımsal ürünlerde kullanılmasına izin veriliyor.
Adana, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa, İzmir ve Antalya’da en yoğun
Türkiye’de 1990’da yaklaşık 30 bin ton civarında pestisit kullanılırken, 2020’de bu oran 54 bin tona yükseldi. Yaklaşık yüzde 50’si Adana, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa, İzmir ve Antalya’da kullanılıyor. Bu illerde hektar başına kullanılan pestisit miktarı çok fazla.
Antalya’da 2020’de hektar başına pestisit kullanımı yaklaşık 14 kg, Manisa’da 9 kg seviyesinde. Pestisit kullanımının yoğun olduğu illerde halk sağlığı, biyoçeşitlilik kaybı, kimyasal kirlilik gibi önemli sorunların görülmesi bekleniyor.
Gıdalarda birden fazla pestisit tespit ediliyor
Öte yandan Türkiye’de 2019’da yapılan bir çalışmada analiz edilen gıda örneklerinin yüzde 49’unda sucul canlılar, arılar, su yosunları ve faydalı böcekler açısından çok zararlı olan, yüzde 42’sinde ise doğal hayatta biyolojik birikime neden olan ve toksik etkisi uzun süre kalıcı pestisitlerin kalıntısı tespit edildi. Türkiye’de 2013 ve 2014’de yapılan bir araştırmada analiz edilen gıda örneklerinin yüzde 85’inde birden fazla sayıda pestisit kalıntısı bulundu. Tespit edilen pestisit sayısı 2 ile 13 arasında değişim gösteriyordu.
Tarım arazilerinin üçte ikisi kirlenmiş
Raporda ayrıca şu vurgular yer aldı:
*Avrupa’da 317 tarım arazisinden alınan toprak testlerinin yüzde 80’inden fazlasında pestisit kalıntısına rastlandı. Yayımlanmış 400 sistematik araştırmaya göre pestisitler sağlıklı toprakları korumak için hayati önem taşıyan organizmalara zarar veriyor. Yıllar sonra bile toprakta kirliliğe neden olmaya devam ediyor.
*Doğal zararlı savaşçısı ve tarım için çok yararlı böcekler olan uğurböceği, tırtır sineği veya kulağakaçanlar, kuşlar, arılar gibi canlılar yok oluyor. Bilimsel çalışmalar yararlı böceklerin yok oluşunu hızlandırdığını gösteriyor. Bütün böcek popülasyonları yüzde 41 oranında azaldı. Bütün türlerin üçte biri yok oluşla karşı karşıya. Her yıl böceklerin toplam biyolojik kütlesi yüzde 2,5 oranında azalıyor.
DİKEN'DEN MESUDE ERŞAN'IN HABERİNİN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
https://www.diken.com.tr/yilda-4-milyon-ton-zehir-ekiliyor/